2 Ekim 2011 Pazar

Tanrıyla konuşmaya gidiyordum sana rastladığımda çok şey okumuştum hakkında merak etmiştim aslıda yazılanlar gibi midir diye? Niyet edip çıktım yola sağ tarafımda yıkık dökük evler vardı solumda karanlıklar ve düşüncemde asılı kalan kalabalıklar; aklım pazar yeri...yağmur yağıyordu ve kimse anlamıyordu ağladığımı, anlasalar utanacaktım, anlasalar çıplak kalacaktım ve bacaklarımda hala ağrısı var yürüdüğüm yolların, içimde sızısı yürüdüğü(N) yolların...Kırmızı bir yağmurluk vardı üzerinde ama nedense hep beyaz hatırlardım seni yanık teninin esaretinde. İnsan en çokta kendine benzetiyormuş sevdiğini, hakkında bilmediklerim yalnızca görüntüden ibaretti görünenin ardında ki sır ise yalnız bana açıktı. Neden yürüdüğümü unuttum sonra yol uzundu, yol karanlıktı, yol ıssızdı ve yol sadece yoldu.
İnsan en çokta kendine benzeyeni seviyormuş. Gördüm! Gözlerim takılı kaldı bir an kaderine bu yüzden mi o kadar beyaz hatırlarım seni bilmiyorum ama alnının dokunulmamış aklığında kendime bir öykü yazmak istedim o an da! 
Gördüm! gözlerim takılı kaldı sana yolumu şaşırdım. uzun yollardan gelmiştim daha da uzasındı umrumda değildi zaten aklıma düşmeseydin.
Tanrım! dedim Ey güzel Tanrım! güzelliğin kusuru olurdu da yüreğin kusuru  mükemmelğindendi. Tanrım dedim Ey Tanrım az önce beni gördüm yüreğimde binlerce kuş ve bir atlı başında sarık, nal sesleri durduğum yer sallanıyor...viran evler ve bahçeleri bir tesiri olmuyor kendinde olmayana. Dağlarda bir sürü peşinde bir kurt koşuyorlar hızlıca,kurt didikliyor kuzuyu ve atlı düşüyor yere yok oluyor birden. 
sonra bir kez daha görüyorum seni kör oluyorum, senin dışındaki dünyaya ve Tanrıya kör oluyorum işte.
İnsan en çokta sevdiklerine kırılıyormuş. Zaten benim olanı istiyorum ondan ısrarla ve ayrılık düşüyor payıma.
Daha ilk gördüğümde anlamıştım oysa  ne zaman görsem gözüm takılı kalıyor sana...dönen dünya ve kuşlar asılı kalıyor gökyüzünde ve bir ceylan içtiği suya doyamıyor. Ne zaman görsem seni zaman asılı kalıyor bir yerde. Perdeleri kapanıyor camlarımın...yürüyorum hala bir bahçeye ayak basıyorum ellerinin sıcaklığı sadece rüyalarda hissediliyor gerçekte ise ellerini tuttuğumda hissettiğim kendi ellerimden başkası olmuyor ve gözlerine baktığımda gözlerin dahil tüm bedenin kayboluyor...
Tanrım ben yolumu kaybettim ve daha fazla kaybolmamak için yürümüyorum...Tanrım bana kırılma ne olur kırılan yerlerimi toparlamaya çalışıyorum.
Tanrım gönlümün bulanıklığı geçmiyor bana yardım et! Sonsuz bir anda kalan aklımı arıyorum...Terler içinde titreyerek uyanıyorum  beynimde tren rayları ve uğultular... ışığa uzanıyorum karanlıktan korkarım çünkü ben ama kollarım uyuşuyor Tanrım! Kabuslarımı bana geri ver!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder