Bize bakacak bir gökyüzü mü bıraktılar sanki. Aldılar elimizden maviyi.
Başlarımızı yukarı kaldırdık bir parça mavi uğruna, boynumuz kırıldı.
Bize dar alanlardan başka ne bıraktılar, daralan göğüslerden, gözlerden,göklerden, sokaklardan, zamanlardan başka ne bıraktılar!?
Ben çoğunlukla rüyamdan gerçeğe uyandırıldığımda kırılıyorum hayata. Gözlerimi kapatıyorum sonra bu daralan dünya'ya. Geniş olsun gözümün değdiği yer , uçsuz bir çöl de olabilir bu pekala ya da bucaksız yeşil bir ova. Ben dağlara bakmayı sevmem mesela, ardını görmek isterim baktığım şeyin. İşte bu yüzden en çok da dağlara kırılıyorum bu hayatta.
Kırılmak dedimse sevdiğimden, insan sevdiğine kırılır bunca! Yoksa Uhud'da ki dağı seven insan kırılır bana.Sevdiğinden.
O bizi sever de biz de...
Görüyorsun ya her şeyin sonu sana dönüyor! Dönmeyi ibadet eylemiş mecnun gibi...
Bozuluyor, çözülüyor, dağılıyor, birleşiyor, toparlanıyor, ayağa kalkıyor, düşüyor...
Bir gül açıyor sonra soluyor, soluyor dedim de nasıl olur da bir gül dünyanın tüm kokusunu soluyup bu kadar güzel kokar sonra?...
İnsanız dedi birileri, bunca acı da acıyı göğsünde dindirecek huzur da bu yüzden var dedi! İnsan olabildik mi? dedi Adam
İnsan olamıyorsun ya ağaç ol bari dedi biri.
Bir ağaç ki yeşilinde saklıyor nefesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder