Karanlığın dar bir sokakta ışıkla kıvrılması, sokak lambalarının eski çağlardan kalma sonu olmayan bir sokağı aydınlatması ve düşlerin oyun oynaması, ince bir huzur ya da sızı mı desem...Hatırlanacak artık unutulan ne varsa! Aralanacak geçmişin kapısı, affedilen ne varsa tekrar derinleştirecek yaraları! Güzellik ve hüzün bir birine karışacak! Burada sakince döner dünya,koskoca bir nehrin üzerine kurulur köprüler, güneş suyla kardeş, su toprakla, toprak insanla ve insan ağaçla...güneş batarken ve doğarken saygıyla eğilir doğa, direnmez, isyan etmez karanlığa, huşu içinde öter kuşlar ve çekilirler kovuklarına ve dahi derin bir uykuya...Günler günleri kovalamaz burada, zaman sessizce ilerler ve yapılandırır tekrar kırılan dökülen ne varsa. Seversin tekrardan geçmişini, şu anını ve geleceğini. Çimenler de seni sever, toprak da, kuş da, insan da...Ağaçlar da senin için tomurcuklanır...Akşamları "yaradan" kokar buralar, en çok burada görürsün onu , iman edersin ebedi ve ezeli olduğuna, en çok burada korur seni ve en çok bura da emanet edersin kendini ona! En derin burada seversin her şeyi. En çok terk etmek istediğin yer en çok kalmak istediğin yerdir, anlarsın burada! Özlediğine kavuşur ve hasret çekersin burada! Nereye gidersen git içinde taşırsın burayı. Zordur yaşamak burada, ölümü hissedersin yaşamanın yanında; geleceğinde çan sesini, solunda ezan sesini burada duyarsın çünkü yaşamak zordur burada! Her gün sabah, güneşi burada karşılar ve akşam burada yolcu edersin!
Yaşamak nötrdür burada; zaman akmaz çünkü...ruhunun girdiği devingenlik ya da durağanlık...nasıl anlatsam? zıtlıklar...ve sonu olmayan bir roman...
Midyat...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder